16 Nisan 2013 Salı

Kafamdan geçen şeyler 1



“Hiçbir şey yokken aklımda oksijen patlamasıyla hayata dönüşüm.” Aslında zamanın durması gerekiyordu o an. O gün okula geç kalmalıydı. Asla alarmı kapatıp tekrar yatmamalıydı. Sabah kalkıp, kıyafetini çekiştire çekiştire yürüyüp metroya binseydi belki de her şey farklı olurdu. Ama hayır. Geç kalıp minibüse bindi. Kulağında sevdiği müzik, aklında ne yazacağına dair fikirlerle yürüdü. Elinde izmaritine kadar kül olmuş sigarayla insanların kafasından neler geçtiğini düşündü. Bir yandan gülüyordu çünkü komik geliyordu. Havada uçuşan toz zerrecikleri gibi fikirlerinin nereye gittiğini merak ederdi hep. Nasıl olsa beyni her şeyi kaydediyordu. Yinede kimsenin onları ondan çalmadığına sevindi. Hava sıcaktı. Öldüğünü sandığı ağustos böceklerinin geri geldiğini duymak istiyordu. Çantasında hiç ayırmadığı sevdiği serinin 3.kitabı, cüzdan sigara gibi önemsiz şeyler vardı. Okula sigarayla nasıl gittiğini sormayan minibüs şoförüne “indirimli” öğrenci ücretini verdikten sonra oturdu.  Yanındaki teyze telaşla gözlerini kaçırıyordu ondan. Belki de parfüm kokuyordu yada makyajı çok fazlaydı. Ama onlar kendisini rahat hissettiyordu. Deniz kenarından hızlıca geçerken sıcak havayı hissetti. İçini titretiyordu ılık rüzgâr. Ödevlerini hiç yapmasa da sınavdan yüksek not almayı bekliyordu. Müziği yazıları için ilham verici derece yüksekti. Asla en yüksek düzeyde dinlemezdi. Böyle yaparak kulaklığını bir süre daha idare edebileceğini düşünürdü hep. Yüksek ses hoparlörü patlatırdı çünkü. Minibüs yolcu almak için durdu. Ama umurunda değildi. Şarkıda çalan piyona solosundaydı o. Hayalleri hiç gelmeyen sevgilisi  yerine sarılıyordu ona. En sevdiği şey çalan bas’ı dinlemekti. Ne keman, ne piyano nede gitar. O bas çalmak istiyordu. Müziği müzik yapan insanın derinliklerine inen bastı. Hiçbir zaman yazmaya vakiti olmamıştı. Çünkü ilhamını yazdıkça azalan can barı gibi düşünürdü. Aklında hep bir numara olan kitabını kendisine 18. yaşına hediye olarak vermek istiyordu. “Kendimden kendime hediye.”  Ama romanın bitmesine çok vardı ve zamanı azdı. Asla zamanında yetiştiremezdi. İnsanların telaşlı halleri veya çok agresif ruh halleri güvenli değildi. Annesine kavanoz fırlatan yada babaannesinden dayak yiyen 1.90’lık çocuk onun hiç tatmadığı duyguları yaşatıyordu. Kalkıp yeni binen kadına yer verdi. Bugün çok sıradan bir gün olmalıydı. Gözyaşlarını tutamıyordu içindeki çocuk. Okula gidip geri dönmeliydi. Sadece bunu yapacaktı. Her yer güvenli olmasa da hayatında gerçekleştiremediği anılar canını yakıyordu. Normal bir hayat istiyordu. Annesini son bir kere görmek onun elini tutmak.. “Maman ”.
Sonradan yaşananlar tamamen talihsizlikti. Tutunmak için yer bulamadığı anda minibüsün kapıları açıldı. Ayakta duran bir çok kişi ve kendisi dahil herkes sarsıldı ama tek düşen oydu. Gerisin geriye düştüğünde zaman yavaşladı. Kafasını çevirip görmeye fırsatı olmamıştı denizi. Hoş zaten gözlüklerini takmamıştı göremezdi. Çantası fırladı elinden, güçlü kuvvetli bir genç onu tutmaya yeltendi ama çok geçti. Şeytanın tüyü gibi savruluyordu sanki. Kendini özgür hissediyordu. Babasının ona hiç söylemediği ninniler şimdi en yüksek dozda kanına enjekte ediliyordu. Nefesini tuttu. O ninniye bir isim vermeliydi. Havada süzüldüğü birkaç saniye için özgürdü. Matematikte iyi değildi yinede bu olaydan en az birkaç kırıkla sıyrılabilirdi. “ Özür dilerim. Hoşça kal diyemediğim için. Seni kırdığım için anne. Gece yatarken küfür ettiğim için özür dilerim teyze. Önemli değil. Abla kendine iyi bak, seni de seviyorum. Arkadaşlarım. Sizi çok özledim. Sasuke.. özür dilerim.” 
Yazar olmak. Geçimini birkaç yazıyla sağlamak. Sevdiği adamla evlenip mutlu olmak. Geçmişte yaşadığı şeyleri kırık bir gülümsemeyle hatırlamak. Üniversiteye dil bölümünden girip turist rehberi olmak. Sigarayı bırakmak. Arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirip dünyanın en önemsiz işleriyle uğraşmak istiyordu.
Hoşlandığı ne varsa sildi attı kafasından. Sımsıkı kapadığı gözlerini açtığında cinsiyetini belirleyemediği bir ses duydu.
“Ölmek istemiyorum.”
Sonra uyandı. Kurtulabilirdi. Belki bir ihtimal. Yıllarca sürecek bir sürü tedaviyle sıyrılabilirdi.
“Normal bir hayat istiyorum.”
O gün evden geç çıkmalıydı. O minibüse asla binmemeliydi. Yada sabah erken kalkıp metroyla gitmeliydi.
“Anne.”
Ama neyi değiştirirdi?
O gün minibüsten fırladığında kurtulma ihtimali o araba ona çarptığında 0’a düştü. Gözleriyle gördüğü son an. Duyduğu huzur verici melodi.
“İyi biri olabilirdim. Belki ölmeseydim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Free Website templateswww.seodesign.usFree Flash TemplatesRiad In FezFree joomla templatesAgence Web MarocMusic Videos OnlineFree Wordpress Themeswww.freethemes4all.comFree Blog TemplatesLast NewsFree CMS TemplatesFree CSS TemplatesSoccer Videos OnlineFree Wordpress ThemesFree CSS Templates Dreamweaver