Listeye 5.sıradan isim Mario Mazzanti.. Kendisini hiç okumamışlığım yüzünden sırasına yatıp kalkıp dua etmesini düşünüyorum. Okumak istediğim kitabı ise Şah Mat.
Şah Mat
Suç psikiyatristi olarak polise destek vermekte olan Claps’in suçluların davranış profilini inceleyerek olası şüphelileri tespit etmek gibi çetin bir görevi vardır. Ancak bu sefer ortadaki cinayet hiç de basit değildir. Karşısında acımasız, kararlı, unutulmak istemeyen ve şehrin korkulu rüyası olmayı amaçlayan bir seri katil vardır. Çözüm hep avuç içinde gibidir ama bir türlü
ulaşılamamaktadır, aşılan her bir basamak katilin ininin derinliklerine dalmaktan başka bir işe yaramaz.
Top 4'de ise Tess Gerritsen yer buluyor. Sadece tek kitabını okumuş olmama rağmen çok beğendiğim 2.yazar.
Günahkar.
Dünya döndükçe son bulmayacak olan iyi ve kötü arasındaki savaşı, ustaca şekillendirdiği karakterleriyle sahneye koyan Gerritsen korkuyu, son derece başarılı bir gerilim romanı olan Günahkar ile okuyucuların kalbine salıyor.
Bu hafta listemizin 3.ncü yazarını taktim ediyorum. Kendisi sıralamadan düşmüştü geçtiğimiz yıllarda. Ama yine yükselerek şimdi ki sırasını alıyor.. Dan Brown. Davinci'nin şifresi, Melekler ve Şeytanlar, İhanet Noktası ve Kayıp Sembolü okuyarak kendisini ne kadar çok sevdiğimi belirtmek istediğim yazarın okumadığım tek kitabı kalıyor oda Dijital kale.
Dijital Kale
Ulusal Güvenlik Teşkilatı dünyanın kaderini değiştirecek ve dijital ortamdaki tüm şifreli metinleri bilecek özel bir bilgisayar üretir. Ne var ki, günün birinde bu özel bilgisayar karşılaştığı esrarengiz bir şifreyi çözemez. Ve kriptoloji uzmanı, zeki ve güzel Susan Fletcher göreve çağrılır. Genç kadın korkunç bir gerçekle yüzleşir. Silahlarla ya da bombalarla değil, Amerika Birleşik Devletleri'nin en güçlü haber alma örgütü olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı çözülemez bir şifreyle rehin alınmıştır.
Sırlar ve yalanlar fırtınasına yakalanan Fletcher inandığı teşkilatı kurtarma savaşı verir. Dörtbir yandan ihanete uğrayan güzel kadın yalnızca ülkesini değil, kendi canını ve sevdiği erkeği de kurtarmaya çalışır...
Kesinlikle top 1 olmalıydı ama sırasını zorluyor. Küçük İskender anlatımlarına aşık olduğum adam. Onun yaşağı aşk'ı sadece bazı insanlar anlayabiliyor. Diğerleri için o çarpık ilişkisi olan bir adam. Ne olursa olsun okumaya devam edeceğim şairdi. Çok istediğim kitabı ise;
Sarı Şey
Sarı ve lacivertin hüküm sürdüğü topraklardan, insanlardan, patolojiden aldığı aşk ve şiddetle Akdenizli bir ağıt yakıyor. Anadolu Afrika oluyor. Portakal Hollanda oluyor. İstanbul tüm başkentler oluyor. Recep Leonardo oluyor. Arabesk Blues oluyor. Ortadoğu’nun milli takımı çok uzaklarda amatör bir çete oluyor. Eşyalar şey, şeyler hiçbir şey oluyor. Sarı Şey, bizi daha da sarıyor, sardıkça sararıp sarpasarıyo
Tada tadaaa....... İşte geldik gönlümün 1.sine..
En sevdiğim yazarlarda top 1'dir Jean Christophe Grange.. Yazma stili bana çok benziyor.. yani benim ki ona çok yatkın. Şeytan Yemini ve Ölü Ruhlar Ormanı'nı okuduktan sonra büyüsüne kapılmamak elde değil.
Sisle Gelen Yolcu
Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam… Aynı yerde, bir bakım çukurunda çırılçıplak bir ceset... Ve olay üzerine polis tarafından çağrılan psikiyatr Mathias Freire… Polis, hafızasını yitirmiş adamı sorgulamak isterken, Mathias kendisinde de aynı kişilik hastalığı olduğunu fark eder. Acaba aranan seri katil kendisi midir?
Siyah Kan
Katil hapiste… Ama daha önce Kamboçya, Tayland, Malezya’da kan dökmüş. Kadınların kanı… Gazetecinin onunla temasa geçmek için oynadığı oyun romanın temelini oluşturuyor. Ama katil bu yemi bir süre sonra yutmuyor. İşte
gerçek heyecan da orada başlıyor. Kim av, kim avcı, birbirine karışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder